Türkiye’de tarım ürünlerinde pestisit kullanımı ve Mersin
Tarımsal üretimde verimliliği artırmak ve zararlıları kontrol altına almak için yaygın olarak bitki koruma ürünleri (tarım kimyasalları) kullanılır. Ancak, tarımda kimyasal kullanımı hem insan sağlığı, hem de çevre üzerindeki etkileri nedeniyle dikkatle yönetilmelidir.
Türkiye’nin ihracatında önemli yekün teşkil eden tarım ürünlerinin sağlığa zararlı olmaları nedeniyle sıklıkla geri gönderildiği haberleri ile karşılaşıyoruz.
Aslında bu ürünler ihracat öncesinde güya çeşitli akredite laboratuvarlar tarafından testlerden geçiriliyor. Mersin de tarımsal üretimde Türkiye’de ilk beş il arasında yer aldığı için kimyasal sorununu aynı şekilde yaşıyor. Üstelik bizler de bu ürünleri her gün tüketiyoruz.
Bu kimyasallar aslında İnsektisit, Fungisit, Herbisit, Akarisit, Rodentisit + Mollussisit ve diğer kimyasallardan oluşuyor. Türkiye'deki kimyasal kullanımı, tarımın yoğun yapıldığı Ege, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz bölgelerinde elbette daha yaygın. Aşağıdaki tabloda Türkiye’de ilk dört ildeki kimyasal tüketimi görülüyor.
Tarımda kimyasal kullanımı artış gösteriyor. Bunun temel nedeni bilinç azlığı. Özellikle küçük ölçekli çiftçiler arasında doz aşımı, yanlış uygulama yöntemleri ve yasaklı ürünlerin kullanımı daha yaygın.
Narenciye (portakal, mandalina, limon), domates, biber, nar ve çilek gibi Mersin’in ihracatında AB normlarına uymayan ürünler büyük bir problem.
Dolayısıyla tarım ürünlerinde kimyasal kalıntısı, hem iç piyasada tüketici sağlığını hem de ihracat pazarlarını olumsuz yönde etkilemekte. Ayrıca, kimyasal kullanımının toprak ve su kirliliği ve biyoçeşitliliğin azalması gibi sorunlar yarattığı da bilinmekte.
Kimyasallara doğrudan maruz kalan tarım işçilerinde ve kalıntılar nedeniyle tüketicilerde kanser, hormon bozuklukları ve sinir sistemi hastalıkları ortaya çıkmakta.
Bu nedenle iç piyasada satılan tarım ürünlerinin de daha fazla denetlenmesi ve tüketicilerin korunması lazımdır.
Aslında Türkiye, tarımsal üretimde kimyasal kullanımını azaltmak ve çevre dostu çözümleri benimsemek için önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak bunun için devlet politikaları, çiftçi eğitimi ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının daha yaygın hale getirilmesi gerekmektedir.
Bu konuda İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne, Ziraat Odalarına, akredite analiz laboratuvarlarına, AKİB’e ve MTSO’ya büyük görevler düşmektedir.