Ali Adalıoğlu | Yazıyoooor, yazamıyor! | Güney Gazetesi Mersin
Ali Adalıoğlu

Yazıyoooor, yazamıyor!


İyi ki gazeteci olmuşum.

Zira gazetecilik bir meslek değil, yaşam tarzıdır.

Gazetecinin beyni de ruhu da özgürdür.

Toplumu bilgilendirmek önceliğidir.

Gazeteci kimsenin egemenliği altında olmayı sevmez.

Egemenliğini kaybederse kalemi tutsak olur.

Gazetecinin birincil önceliği, kimsenin borazanı olmamaktır!

Çocukken bir elin parmakları kadar gazeteci büyüğüm vardı.

Reşit yaşlara ulaştığımda gazeteci büyüklerimle bir arada olma şansı yakaladım.

Onların hangi koşullarda çalıştığına tanık oldum.

Yaz aylarında kolumun altında sokak sokak dolaşıp gazete satardım.

“Gazete müvezzi” derlerdi bize.

Manşeti okuyup, “Yazıyooor, yazıyooor…” diye bağırırdık.

Neden sonra Mersin Gazeteler Başbayi Mustafa Tekgüç’ün yanında çalışmaya başladım.

O yıllarda Mustafa abinin küçük ama saygı ve sevginin büyük olduğu dükkânı 3-5 gazeteci büyüğümün mekânıydı.

Tekgüç’ün telefonunu kullanmak için dükkânda kamp kurarlardı.

Müfit abi idolümdü ve sonunda gazeteci oldum.

O yıllarda gazeteci parmakla gösterilirdi.

Toplumun saygı duyduğu ve sevdiği bir meslek erbabıydı gazeteci.

Mesleğe başladığım yıllarda böyleydi.

Ya sonra?

“Önce ekmekler bozuldu” derler ya hani.

Öyle olmadı.

Önce basın bozuldu!

Türkiye’yi soyup soğana çevirmek isteyenler gazeteciliğe ve gazetecilere el attı.

Basın ve/veya medyada erozyon başladı.

O günlerden bugünlere medyanın, gazetecinin iplenmediği zamana erdik.

Bugünlere nasıl geldik?

Kısaca kronolojisine bir bakalım.

Bugün 10 Ocak.

Sözüm ona Çalışan Gazeteciler Bayramı.

10 Ocak 1961’de Resmi Gazete’de yayımlanan 212 Sayılı Yasa ile verilen haklarımız birer birer elimizden alındı.

Biz de izlemekle yetindik.

Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanan 10 Ocak, şimdilerde adeta yas gününe döndü.

Böyle başa böyle tarak!

2024 yılında Türkiye Basın Özgürlüğünde 7 sıra yükselmiş.

165’inci sıradan 158’inci sıraya terfi etmiş (!)

Dikkat isterim: Dünyadaki 180 ülke içinde 158’inci sıra!

Bunun içindir ki günümüzde “Yazıyıoooor” diye bağırmak artık zor.

“Yazamıyor” demek daha doğru olsa gerek.

Asgari ücretin altında çalışmaya razı gazeteci nasıl yazsın?

Ya yandaş ya da yoldaş olacak.

Başka çaresi yok.

Buna karşın, gazeteci değil de GASTECİ sayısı artıkça artıyor…

Anlamak zor!

Sözün ÖZÜ;

Bugün 10 Ocak.

Sözüm ona Çalışan Gazeteciler Günü.

Çalışmayan gazeteci olur mu hiç!

Gazeteci ölünceye kadar çalışır, çalışmak zorundadır! Siz mesleği bırakmak isteseniz de meslek sizi bırakmaz.

Gazeteci özgürce yazabilmelidir, “Silivri soğuk” sopası gösterilmeden yazıp çalışabilmelidir.

Gazeteciliği onuruyla yapmayanlara göz yumduğumuz sürece daha kötü günler sırada, bizi bekliyor.

Ama genelde ama yerelde!

Günümüzde siyasetçiler, iş insanları ve bürokratlar gazeteciyi emir kulu” gibi görüyor!

Gazeteci ve gazeteler için tarife belirlendi.

Tarifede anlaşan sustu!

Talana, yalana, yolsuzluğa, hırsızlığa!

Ufacık tefecik çıkarlar için mesleğimize ihanet edildi.

“Yazıyoooor, yazamıyor” diye bölündük!

Bu ayıp bize yeter de artar bile!



ARŞİV YAZILAR