CHP’ye iç operasyon (mu?)
‘Şaibeli kurultay’ tartışmaları beraberinde CHP'ye kayyım atanacak mı sorusunu da gündeme getirdi. Tartışmalar, doğal olarak CHP’yi yıpratmaya dönük bir güzergâha hitap ediyor. Bir şaibe vardı ise, neden hemen kurultay sonrası bir itiraz gerçekleşmedi, muhataplar neden harekete geçmedi?
CHP’nin iktidara yakın olduğu zamanlarda buna benzer, iç çatışmaya neden olabilecek gündemler her zaman oldu. Şimdi de aynı şey yapılıyor, tartışma CHP tabanını ardından sürüklüyor. Toplumsal umudun CHP’den yana zirve yaptığı bir dönemde yıpratmaya dönük bu ağır yükün belediyelere gerçekleşen operasyonlarla birlikte katlanarak büyümesi, seçim stratejisinin uygulanmasını ciddi şekilde etkiliyor. CHP’yi kendi içinde yarışa iten bu durum, genel iktidara gitme yolunu da ciddi şekilde tıkıyor. CHP yönetiminin yaratılan bu algı operasyonlarıyla haşır neşir olması, doğal olarak tabanı da etkiliyor yaratılan aktif zemin pasife dönüşüyor.
Şimdi de şaibe var mı, yok mu?
Bu tartışmanın muhatapları bellidir.
Bir önceki dönem Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel, kamuoyunun karşısına çıkmalı, duruma netlik kazandırmalıdır. Şaibenin varlığı ya da yokluğu ile ilgili birinci ağızdan yapılacak açıklama, alınacak ortak tavır, CHP’ye yönelik geliştirilen kumpası boşa çıkaracaktır.
İktidar gündemi CHP aleyhine sürekli diri tutuyor. Önce Belediyelere operasyon, terörle bağlantı iddiaları, ‘şaibeli’ kurultay’a soruşturma hamlesiyle, CHP’nin içi karıştırılırken, ‘Kent uzlaşısına’ soruşturma açılmasıyla, Kürtlerle bağının kopması hedefleniyor.
Yerel yönetimlerin ‘Kent uzlaşısı’ ile kazanılmış olmasının genel iktidarın yolunun açıldığını gören iktidar, bu alanı daraltmak için bütün yolları deniyor. Kürt meselesinin çözümü konusunun beklenmedik bir zamanda gündem yapılmasının altında yatan gerçek, Kürtlerle gelişen doğal uzlaşıyı boşa çıkarmaktır.
CHP yönetiminin ciddi tedbir almasının tam zamanı.
Hep söylüyorum; Daha diri, sürekli hareket halinde olan kadrolarla hem parti içini hem de Türkiye genelinde seçime dönük ciddi anlamda dizayn edilmesi gerekiyor. İl, ilçe örgütleri gözden geçirilerek takviyeler olmalı, parti yönetimindeki görevlendirmeler güncellenmelidir. Belki de topyekûn bir güncelleme gerekiyor. Küskünlükler, kırgınlıklar giderilmelidir. Dışarıdan gelmesi muhtemel bir iç operasyonun boşa çıkarılmasının tek yolu, kendi içinde demokratik değişim yolları denenmelidir. En önemlisi de belediyelerin kendi özgün duruşlarını bozmadan genel merkez kontrolü ile denetlenmesi de muhtemel iddiaları boşa çıkaracaktır.