CHP’nin iktidar yürüyüşü!
CHP ciddi bir yol ayırımında. Bu yol parti içi ayrışma, dağılma değil, aksine iktidarı hedefleyen, İktidarla muhalefet arasındaki ciddi bir yol ayırımı. Kendi içinde siyasi ikbal adına bazı kayıplar olsa da verilen mücadele yeni kazanımlara açıktır.
Bu tür zamanlar; Birleşme, bütünleşme, aynı zamanda var olmayı, nihai olarak kazanmayı öncelikli kılar.
‘Küçük olsun benim olsun’ anlayışı ile hareket eden kaybeder. Bu anlayış toplumsal muhalefete ve direnişe ihanet anlamındadır.
Bu iktidar mücadelesi aslında CHP ile mevcut iktidar arasında sürdürülmüyor, Toplumsal bir alt yapının ürünü olarak vücut bulmuş vaziyette. İstanbul’daki son gelişmeler de buna işaret ediyor. CHP’nin yönetim, il, ilçe teşkilatları düzeyinde yürüttüğü iktidara karşı iktidar mücadelesinin mutlaka bir karşılığı olacaktır.
CHP adına Sandıkta daha fazla büyümenin işaretleri netleştikçe bu tür sıkıntıların yaşanacağı öngörülen bir durumdu. Saraçhane ile başlayan, yurt genelinde büyüyen toplumsal muhalefetin bundan sonraki süreçte artarak devam edeceği konusunda bir şüphe yok.
Yargılamalar konusunda söylenecek çok fazla bir şey yok. Suç ve suçlu var ise elbette yargılanacaktır. Yapılmış bir yolsuzluk, rüşvet ağı söz konusuysa bunu savunmak mümkün değil. Elbette yargılama olmalı, suçlular cezalandırılmalıdır. Bunun usulü, kaidesi yasalarla belirlenmiştir. Bunun için aylarca beklenmez, davalar sonuçlanır, suçlu var ise cezasını çeker. Suçlu-suçsuz topyekûn cezalandırma yönteminin içinden çıkılamayacağı gerçeği er ya da geç ortaya çıktığında, suçsuzlar nezdinde bir adaletsizlik, aynı zamanda vicdan meselesi gündem olur ki, bu da demokratik hukuk devleti için ağır bir yara olarak tarih sayfalarına yazılır.
Istanbul’ da olan biteni, 15 Eylül’deki ‘Mutlak Butlan’ davasını hiç konuşmak istemiyorum. Bu konudaki parti içi unsurların müdahilliği, devamında devreye sokulan adli süreçler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, varlık nedeni dahi demokrasi adına büyük bir ayıptır.
Çok partili bir yaşam herkese lazım.