EYLÜL’ÜN YİRMİ BEŞİ
Bin dokuz yüz elli birin bağbozumuymuş
Konya’nın BOZKIR’ında.
Hamileymiş anam.
Kim bilir
Ne zaman düşmüşüm karnına?
Üzüm toplarmış garibim
Yanında sepet,
Elinde üzüm,
Karnında bir musibet…
Kimi kadın, kimi kız,
Kimi alto, kimi tiz
Türküler söylermiş
Öyle kutlanırmış o zamanlar
Toprakla gelen bereket…
Türkülerin çınladığı bir anda
Anam sancılanıvermiş
Allahın dağında
Bindirmişler onu
Dedemin “Arap” adlı
Arap atına.
At gider, ben gelirmişim.
Nedense acele edermişim.
Doğmaya başlamışım
at gide gide…
Göbeğimi kesmek kalmış
Kıçıma şaplak vuran
yerli ebeye.
O gün bu gündür
bir yerlere giderim.
Her gittiğim yerde
yeniden dünyaya gelirim…
Mümkün değil
bu kaderden kurtulmak,
Onun için
eksik olmaz kıçıma inen şaplak…
***